Salgın hastalık nedeniyle yaklaşık bir buçuk yıldır kapalı olan okullarımız bugün açılıyor. Öncelikle, 2021-2022 Eğitim öğretim yılının başta öğrencilerimiz ve öğretmenlerimiz olmak üzere, velilerimiz ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.
Yaklaşık 20 yıldır ülkeyi tek başına yöneten mevcut iktidar bu süre içerisinde 8 Milli Eğitim Bakanı değiştirirken, eğitim sistemini de 15’den fazla değiştirdi. Sonuç mu? Topluma reform diye sunulan her değişiklik sadece eğitim sisteminin kimyasını bozmadı, öğrenci ve velilerde de büyük hayal kırıklıklarına neden oldu.
“Sözleşmeli öğretmenlik”, “ücretli öğretmenlik” gibi ucûbe uygulamalar ise eğitim camiası içinde çalışma barışını bozdu. Yıllardır atama bekleyen ama ihtiyaç olmasına rağmen ataması yapılmayan öğretmen adaylarının içinde bulunduğu travmayla ilgili ise söyleyecek söz bulamıyoruz.
Bilindiği üzere, vaka ve vefat sayısının tavan yaptığı bugünlerde ilkokul birinci sınıf öğrencileri eğitime 1 Eylül 2021 tarihinde başladı. Yeni eğitim öğretim yılının ilk haftasında medyaya yansıyan haberler ve çevremizde şahit olduklarımız, sadece öğrenci ve velilerde değil, toplumun genelinde büyük bir endişeye neden oldu.
40-50 hatta 60 kişilik sınıflar, öğrenci ve velilerden talep edilen sıvı sabun, ıslak mendil ve kağıt havlu gibi hijyen malzemelerinin listenin ilk sıralarında yer alması, endişeleri iyice artırdı. Oysa ki görevi Ziya Selçuk’tan devralan yeni Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Mahmut Özer geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada; “2021-2022 öğretim yılında hazırlık döneminde okullarımızın bu sürece hazırlanması için 650 milyon TL’yi okullarımıza gönderdik. Maskeden dezenfektana kadar her türlü hazırlığı yapmış bulunuyoruz. 58 bin okulumuz için 113 bin temizlik personelini görevlendirilmesini tamamlamış bulunuyoruz” demişti.
Deva Partisi olarak soruyoruz;
* Eğitimdeki alt yapı eksikliklerinin giderilmesi ve salgınla mücadele için Bakanlık tarafından Türkiye genelinde 58 bin okula 650 milyon TL gönderildiyse, öğrenciler hala neden 40-50-60 kişilik sınıflarda eğitim görüyor?
* Neden öğretmenlerin öğrencilerden istediği malzeme listesinin ilk üç sırasında hijyen malzemeleri yer alıyor?
* Bugüne kadar niye öğretmen ve öğrencilerimizin aşılamaları tamamlanamadı?
* Salgın hastalıktan dolayı yapılmayan eğitimlerin telafisi nasıl yapılacak?
* Salgın hastalık nedeniyle eğitimde tamamen bozulan fırsat eşitliği nasıl giderilecek?
* Tarlada ucuz tarım işçisi olarak çalışan öğrenciler eğitime nasıl kazandırılacak?
* Öğretmen açığı 140 binleri bulurken atanamayan öğretmenler, çalışanların eriyen maaşları, her yıl işsizler kervanına katılan yeni mezunlar … vs.
Soruları çoğaltmak mümkün.
Dolayısıyla eğitimde ‘zil’ sadece okullarda çalmıyor. Bugün ülkemizin karşı karşıya kaldığı birçok kronik sorunun temelinde “ekonomi” ve “eğitim” yatmaktadır. Ekonomi ile ilgili Genel Başkanımız Sayın Ali Babacan ve ekibinin geçmişteki başarılarını bilmeyen yok. Eğitim ise Deva Partisi’nin ekonomi ile aynı derecede önemsediği konuların başında geliyor. Bu nedenle iktidarımızda eğitim en öncelikli ele alacağımız konuların başında geliyor.
“Öğretmeni değerli kılmadan, eğitimi nitelikli kılamazsınız” düşüncesinden hareketle, tüm olumsuzluklara rağmen öğrenci, öğretmen ve velilerimizinden isteğimiz, gelecekle ilgili karamsarlığa düşmemeleridir. İktidarımız döneminde insanı merkeze alan, dijital çağın ihtiyaçlarına uygun, üstün nitelikli öğretmen ve öğrenci yetiştiren, fırsat eşitliğini ve herkesin nitelikli eğitim hakkını garanti altına alan, kapsayıcı ve hayat boyu devam eden bir eğitim ve öğretim sistemini hep beraber hayata geçirmeyi hedefliyoruz.
Sözlerimin sonunda, 2021-2022 Eğitim Öğretim yılının bir kez daha tüm ülkemiz insanına hayırlı olmasını diliyorum.